18 Mayıs 2009 Pazartesi

KNOKKE -KUZEYİN ST.TROPEZİ






















İsmini ilk kez Bodrum'a hayran bir Belçikalı'dan duymuştum.
Gezecek neresi var diye sorduğumda bir kağıda Knokke ismini yazıp bana uzatmıştı. Meğer bu coğrafyanın en gözde en sosyetik tatil mekanı imiş. Meğer Kuzeyin St. Tropezi deniyormuş..St.Tropezi görmemiş olsam demek ki böyle bir yermiş diyecektim ,ama maalesef,anlayacağınız pek bir bol keseden atmışlar..
HOLLANDA ESİNTİLERİ
Knokke'ye 1 Mayıs'ta gittik.Buradaki kıt çevrem içerisinde ,yeni tanıdığım ve sohbet etmekten hoşlandığım Evren ve Suat çifti beni davet edince memnuniyetle kabul ettim.Toplam 2 araba Knokke'ye doğru yola çıktık. 2 saat süren yolculuktan sonra ülkedeki burjuvazinin en gözde tatil mekanına vardık. Herşeyden önce son model arabalar,spor kıyafetli ama çok şık insanlar dikkatimi çekti. Hiç şüphe yok ki durgun soluk Brüksel ortamından farklı ,renkli bir atmosfer vardı. Ne de olsa Hollanda'ya çok yakındık.
DENİZ KENARI
Bir İtalyan restaurantında yenilen yemeğin ardından deniz kenarına doğru ilerledik. Öyle ya bu coğrafyanın St. Tropezini görecektim. Ancak gördüğüm manzara ile şok geçirdim. Soluk pastel bir hava düşünün.Güneş ya var ya yok gibi. Sahile paralel betondan duvar gibi yükselen binalar , zaten hem denizin görüntüsünü kesiyor hem de sevimsiz monoton bir hava yaratıyor.İnsanlar ise sahil kenarında .Enine ve boyuna geniş bir kumsal var.Hani eski Ayşegül kitaplarındaki deniz kenarları benzeri. Tahta soyunma odaları, çizgili şezlonglar.Herşey var da ,bir güneş eksik .Ama insanlar bikinilerle etrafta salınıyorlar! Ciddiyim ,sanki kışın mayo reklamı çekiliyor sanırsın!! benim üzerimde ise fermuarlı hırka ve kolsuz mont var!! Hani bu turistler ne acayip,bu havada denize mi girilir yahu ,dediğimiz havalardan biri .Oysa küçücük çocuklar kıyıda kovalarıyla oynuyor,kimisi yarı beline kadar suda hopluyor.Sonunda dayanamayıp gidip ayağımı suya soktum.Sanırım ayağımı orada bırakıp dönecektim. Su sıcaklığı en fazla 10 derece civarındaydı. Zaten o salım salım bikinilerle salındıkları güneşsiz hava da 19 dereceymiş.Hani derler ya ,Allah eksikliğini hissettirmesin diye. Tanrı bizi güneşten mahrum etmesin arkadaşlar,sonra insanda böyle para pul da olsa ,Akdenizlilerin önünde karizmayı çizdiriyor ne yapacaksın. ha ha :))
ALIŞVERİŞ MEKANI
Deniz kenarında biraz durup sonra Evren'le beraber mağazaların bulunduğu sokağa gittik. Yanyana sıralı renkli ve güzel mağazalar vardı. O mağaza senin ,bu mağaza benim dolanıp durduk.Saat 17 civarındaki deniz kenarına dönüp,sahil kenarındaki kafelere oturduk. Meğer asıl piyasa yeri burasıymış.Çoğu orta yaşlı onlarca kadın ve erkek en şık kıyafetleri ile sahilde dolaşıyorlardı. Biraz bu atmosfer Bodrum'u biraz da Büyükada Anadolu Kulübü havasını anımsattı. Sahilde sıralı sanat galerileri de ortama farklı bir hava katıyordu. zaten sene içine fotoğraf ve karikatür festivalleri düzenleniyormuş.Biraz ileriye araba ile gidince ,geniş korunaklı bahçeler içinde müstakil villalar karşıladı bizi. Yani o süslü markalı arabalar muhtemelen bu malikanelerden geliyorlardı.Ancak siz siz olun aklınıza Akdenizi getirmeyin arkadaşlar.Bu soğuk coğrafyada ,tatil mekanı para ile ne kadar oluyorsa ancak bu kadar olmuş..

2 yorum:

Şengül Samancı dedi ki...

Garibanların en görülesi mekanlarını da bir çırpıda madara ettin güzelim:) Sen sevmedin ya orayı, artık ne yapsalar yaranamazlar sana di mi?:) Şaka bir yana adamlar varlık içinde yokluk yaşıyorlar anladığım kadarıyla, neymiş parayla Saadet olmaz-mı-ş?hehe..

Adsız dedi ki...

İnsanın yurdu gibisi yok!!! :)