28 Aralık 2008 Pazar

BEKLEDIGIM SUKUNET


Kıyı şeridi biraz ötede.Henüz yanına gitmedim.Orada olduğunu bilmek hoşuma gidiyor.Bodrum Kadıkalesi'ndeki evin salonundan biraz ileriye sahile dogru bakıyorum. Hava puslu olsa da biliyorum ki Brüksel'den daha aydınlık. Geldiğim günden bu yana herkes havaların soğuğundan şikayetçi ama Temmuz dan beri Belçika'nın soğuğuna şerbetli vücudum söylenenlerden etkilenmiyor.Yaklaşık 5 aydır neredeyse uzak kaldığım cemiyet hayatı burada sardı sarmaladı beni. Aile çevremin kalabalık eş dost buluşmaşlarını ; sofra muhabbetlerini özlemişim. Hatta Bodruma geldiğim gece yemek yedikleri restaurantta buluştuk. Onlar havalimanına gelip vakit kaybedeceklerine ben bavullarla restauranta gittim!! Kapıda bavulları kapıdaki çocuğa emanet edip hooop koyu sohbetin ,güzel yemeklerin içine dahil oldum.Zaten annem kapıya gereken direktifleri vermişti ki ; çocuk bana -ahanda işte bir deli geldi ! diye hiç şaşkın şaşkın bakmadı..(hoş içinden demiştir o ayrı..)Olsun ne güzel oldu.Ne de olsa 5 aydır hertürlü ilgiye ;pışpışa hasret yaşıyorum.Hele kalabalık ortamlarda uzaktan gelene sunulan sempati ortamını pek ama pek çok özlemişim.Kaçırmak olmazdı..
TURGUTREIS PAZARI
Efendim beni yakından tanıyanlar çok iyi bilir..Bodrum huzurla alışveriş yaptığım ender mekanlardan..İstanbul'da bulunan herşey,en seçkin halleriyle ;çok küçük bir alanda önünüze seriliverir.Hele Eylül ayıyla birlikte turist mevsimi geçmeye yüz tuttuğunda fiyatlardaki keskin düşüşler kaçırılmayacak fırsatlar sunar insana.Öyle mayo sandalet değil bahsettiklerim;çizme bot,deri çanta için ideal mekanlar bilirim..dileyenlere tavsiye edebilirim.Bodrum dükkan sahipleri sizden bizden birileridir. Gidilen dükkandan çıkılmaz,kahve çay içilip memleket kurtarılır,sohbet edilir,tadına doyum olmaz.Bir de ilçe pazarları vardır.Yerel ağızla Çaput pazarları. Hani satıcıların trifortenyuro(-üç tanesi on avro) diye bağırdıkları pazarlar..İşte mevsim dönüp turist kendi evine döndüğünde işte o satılan malların hepsi beşte biri fiyata düşer. İşte o vakit adeta define adasında eğlenceli bir yolculuk başlar.Hazine sandığına tekstil ürünlerini doldurarak finişe yürürsünüz..Dün bu ritüel bir kez daha gerçekleşti .Annemle Cumartesi günümüzün bir bölümünü pazarı keşfederek geçirdik. ben yine bir şeyler aldım.Özetle Turgutreis pazarı hayatımın vazgeçilmezlerdinden.
AILE YEMEKLERI
Akşam ise yemeğe davetliydik.Çocukluğumdan beri alıştığım kalabalık sofra muhabbetleridir. Saatler süren TRT muhabbetleri,siyaset tartışmaları,magazin dedikoduları ve her daim kahkaha ve gürültülü sofralar.İşte bir yenisi ben geldim diye düzenlendi.Hoş benim gelişim işin bahanesi. Yaş ortalaması 65 olan ve hepimizi cebinden çıkartan ihtiyar delikenlıların sofrasında olağanüstü keyif aldım.Yaşamdan zevk almanın,herşeye rağmen gülüp hayatın tadına varmanın izlerini sürdüm.Daha fazla enerjim varken yapmadıklarımı gördüm,önlerinde şapka çıkardım..
ARKADAŞ SÜPRİZİ
Pazar günü yağmurla başladı..Halen devam ediyor.Bugün misafirlerim geliyor.Brüksel'de yıllık iznimi aldığımı birkaç arkadaşımla paylaştım.Ne derece ruhumun yorulduğunu bilen birkaç kişiyle..Bodrum'a gideceğimi,sahilde oturup şarap içip iki sigara püf püfleyeceğimi söylediğimde beni şaşırtan gelişmeler oldu. İçlerinden birkaçı birkaç günü Bodrum'da geçirmeye karar verdiler.. Çok şaşırdım bir o kadar sevindim.Bu akşam buluşacağız..

20 Aralık 2008 Cumartesi

ÖNCE MOLA SONRA HEYYAMOLA

Brüksel'e geleli bu hafta tam 5 ay oldu..Geçenlerde bunu söylediğim bir arkadaşım..aaa ne çabuk geçti ..dedi..Zaman kendi kabımızı doldurduklarımızla ölçülebilseydi keşke..Neyse arkadaşlar güzel olan haber şu ..Yıllık izne ayrıldım.Buraları 15 gün boyunca tatil oluyor. malum önce Noel sonra Yılbaşı..ben de fırsattan istifade iznimi kullanacağım.Yarın Türkiye'ye yola çıkıyorum.. Önce İstanbul'da mola,sonra Bodrum'da heyyamola heyyy!!

17 Aralık 2008 Çarşamba

INTERNETIM..INTERNETIM..SENI BEN PEK COK PEK COK SEVERIM..

Efendim bu tarihi bir andır,kayda alınsın lütfen..Bu satırları bağdaş kurmuş vaziyette salonda yazmaktan ne derece bahtiyar olduğumu anlatmaya kelimeler kifayetsiz kalır..(haha) Her ne kadar bu akşam da bir sürü dosya okumam gerekse de ;bunu ayaklarımı uzatıp yapmanın keyfine diyecek yok..Önümde iki çalışma günü var. yarına dış yayınlar için en az 4 dakikalık 2008 ab-türkiye ilişkileri özeti geçmem gerekiyor. Tomar kağıtların bir bölümü bundan..
Okuyup hatırlayıp özetlemek için..Diğer bölüm ise Cuma günü için..Türkiye-AB Hükümetlerarası Katılım Konferansı ve ortak basın toplantısı düzenlenecek.Yani iki fasıl daha açılacak..İlk kez takip edeceğim için yine okuyacak bir sürü şey getirdim..Ama en azından işte değilim..Artık internetim var.. Yupiiiii...

15 Aralık 2008 Pazartesi

HALIME SIZ KARAR VERIN

İşlerle geçen yoğun haftanın ardından bu haftaya muhasebe ile başladım.sabahtan önce internet firmasına gittim faturayı yatırdım.Kasım ayı hesaplarını kapatmam gerekiyordu. Araya bayram girdiği için geçen hafta gönderemedim.Ayrıca geçen ay yaptığımız Cenevre seyahati ile ilgili yol giderlerini doldurdum.Diğer yandan Aralık ayı için tahmini bütçe istedim. Tüm bunlara başlamadan önce de UPS firmasını arayıp kurye çağırdım.
UPS KRIZI
Aynı firma bile geçen aylarda papaz olmadım mı oldum.Buradan kalkıp Strazburga 1 saat mesafede yaptığımız röportaj kasetlerinin üzerinde gümrüğe tabi değildir ibaresi yazılması gerekiyormuş.Bu yönde bana hiçbir uyarı yapılmadı.Uyarı bulunmadığı için kasetler gümrükte takıldı..İyi mi? Ve garip bir şekilde oradan kurtarılamadılar. En sonunda buradan bir kopyasını daha çıkartıp elden bir gazeteci arkadaşla gönderdim. Yani gayet sabıkalı bir firma gözümde. Fakat bir yandan da fazla seçenek yok.Geçen gün aradılar ,kusura bakmayın size müşteri numarası gönderiyoruz her işiniz kolaylayacak falan filan. Sorun şu; diğer firma DHL i aradığımda nakit para kabul etmediklerini söylemişlerdi.Benim bu ödemeyi fatura üzerinde göstermem lazım.Burada TRT hesabı için banka kartı var kredi kartı değil.Ben de mecburen bu firmaya mecbur kaldım. Bu akşam bir çocuk geldi ..Ancak İngilizce bilmiyor. Ne desem anlamadı. Ben de kaç para vereceğim onu bilmiyorum. Bari dedim Firmayı arayayım,biri söylesin.Aradım;karşıma çıkan bu kez İngilizce servisinde çalışan kız Fransızca bilmiyor,bekleyin arkadaşımı çağırayım dedi. Beklemeye aldığı sırada bu kez gelen kurye çocuk-ben bekleyemem gidiyorum demez mi?? Dur bekle falan demeye kalmadan çekti gitti. Ortada kalakaldım. UPS yi tekrar aradım ,o bir şöför İngilizce bilemez dediler. İyi mi?? İyi de ben kaç para vereceğimi bilmek zorunda mıyım? Böyle saçmalık olur mu? Paranla rezil olmak buna derler. Sonra ben sizinle her ay çalışıyorum falan deyince;size yeni bir şöför gönderiyoruz ,dokümanları aldıracağız dediler .bekle bekle yok..Kafayı yemek üzereydim.Üzerine 2 saat bekledim. Tam çaresizlik hissi ile bürodan çıkmak üzereydim ki telefon geldi. Kurye gelmiş.. Bilin bakalım kim? Aynı çocuk!! Ama bu sefer lokum gibi,bir uysal..Neyse özetle bu ay da evrakları gönderdim.Ya da binbir boğuşma ila gönderebildim. Ama böyle bu işin sonu ne olacak bilmiyorum?
ÇÖZÜM ARAYIŞLARI
İnternetten baktım THY kargo servisi varmış. Ancak tahminim adrese teslim değildir, havalimanına ulaştırıyordur,o da benim işime yaramaz. Valla 5 Ocak'ta bu işlem tekrarlanacak çünkü Aralık hesaplarını kapatmam gerekecek. Ve şunun şurasında kaç gün kaldı..Beni asıl bunaltan ne biliyor musunuz? Derdini anlatamamak. Bir başka dilden konuşmak. İletişim kuramamak ve yaşadığınız çaresizlik hissi. Diyeceksiniz ki sen bunu yeni mi öğrendin? Hayır ama ortada iş,sorumluluk ;ödenecek para,kapatılacak hesap olunca durum sizi daha fazla bir cendereye sokuyor. Yani İngilizce burada günlük hayatta pek sökmüyor. Acilen bir kursa başlamam lazım. ama hangi arada hangi derede kendime vakit ayıracağım onu da bilemez oldum. Kendime ait hayat deyince;yarın bu açıdan tarihi gün. En nihayet o gün geldi çattı!! Başvurumdan bir buçuk ay sonra eve internet bağlanacak.. Umarım tabi :)) iki gündür telefonum çalıyor,açıyorum ;telesekreter.Internet firmasından. Dün anlamadım kapattım,bugün aynı şey olunca endişelenip aradım. Randevuyu onaylamak gerekip de eğer ben kaçırıyorsam, oturup ağlayabilirim çünkü..Allahtan İngilizce konuşan bir teknisyen çıktı..Karşıma çıkan yetkili herşeyin yolunda olduğunu yarın 15.30 da geleceklerini söyledi.. Belki de telesekreter bana bunu söylüyordu kimbilir.. fazla düzenliler ya,kesin haber veriyordur. Özetle yarın sabahtan banka işlerini bitirip öğleden sonra evde olmam gerekiyor.. Dileğim okuyacağım dokümanları evden araştırabilmek,bunun için geç saatlere kadar işyerinde kalmamak ve en güzeli günlüğümü artık evden yazmak..

8 Aralık 2008 Pazartesi

SESSİZ VE YORGUN

Günlerdir cidden çok çalıştım. Ve daha önümde 11-12 aralıkta zirve toplantıları var. 19 aralıkta AB müzakerelerinde 2 yeni faslın açılması toplantısı var.Yani tahminlerim 2 hafta kadar daha bu koşturmanın süreceğini gösteriyor.Gücüm tükeniyor.Artık çok çabuk sesim kısılmaya başladı. Hava giderek soğuyor. Öğle vakti en fazla 4 derece. Sabah işe gelirken sıfır dereceydi. Gün saat 08.30 da ışıyor,saat 17. gibi kararıyor.Yani karanlıkta evden çıkıyorum , karanlıkta eve varıyorum.Beni yoran ise hayatımın bir metro durağı mesafede kısıtlı kalması. Gerçekten sürekli çalışan Japon robotlara benzedim.Gözlerim de hafif çekik zaten Allahtan ruhumu kaptırmadım daha..Cemal süreyya'nın bir şiiri vardır '' Sesinde ne var biliyor musun?/Söylenmemiş sözcükler var'' der..Benimki biraz bu durum..Yorgunum..
KLASİK MÜZİK KONSERİ
Geçen hafta belki de en güzel şey iş için gittiğim klasik müzik konseri oldu. 2010 istanbul Avrupa kültür başkenti etkinlikleri çerçevesinde Brüksel'de bir barış konseri düzenlendi. Farklı kökenlerden ve kültürlerden gelen 9 piyanist anlaşmazlıkların ötesinde müzik temalı bir konser verdi. Amerikalı İranlı piyanist ile birlikte çaldı. Devlet sanatçısı Türk piyanist Hüseyin Sermet Ermeni ;Rum,Yunan meslektaşlarıyla aynı notaları paylaştı. Piyanonun bir ucunda KKTC li piyanist diğer tarafta Kıbrıs Rum kesiminden bir piyanist vardı.Özetle bu dokuz müzisyen politik önyargıları altüst edip , ezber bozdu.İyi seçilmiş bir repertuvardı.izlerken dinlendim.Etkilendim.
En güzeli barışı ve umudu alkışladım.