2 Şubat 2009 Pazartesi

HER SEFERINDE YENI BIRI

Burada en çok eksikliğini hissettiğim yerlerden biri hiç şüphesiz İstanbul'daki kuaförüm..Bir insan her iki ayda bir ;bir başka kimliğe bürünür mü demeyin , bürünüyor arkadaşlar. Yani o koltuğa oturduğunuzda neye benzeyeceğinizi bilememek gibi bir tecrübe yaşıyorum burada. Ekim ve Aralık aylarında saçlarımı biraz da tesadüflerin sürüklemesiyle İstanbul'da kendi kuaförümde boyattım. Hatta sırf saçlarımı boyatmaya İstanbul'a geliyorum diye dalga geçtim.Hollywood starları kaşlarını aldırmaya Paris'e gidiyor ya,benim neyim eksik şekerim..Müşteri memnuniyeti içerisinde etrafa gülümseyerek baktım. Ama zamanı durdurmak mümkün değil. Günler ayları kovaladı,saç diplerini yeniden boyatma zamanı geldi .Öğle saatinde yine karşıdaki kuaförün yolunu tuttum (yok yok kural değişmedi,sabahın köründe gidip randevu almıştım) Ve yine aynı senaryo birkez daha yaşandı.Güzelim sarı röflelelerim gitti,küllü sandre diyebileceğim,bir renk ile koltuktan kalktım.Diyeceksiniz ki Arjantin benzeri,otur koltuğa bir daha yaptır.Galiba ne bütçem ne de yaşam enerjim artık bunu kaldıracak güçte değil. Biraz oluruna bırakma ,işin keyfini çıkarma eğilimine döndü benimkisi.. Yani bilgisayar oyunu gibi,hadi bakalım bu sefer de böyle olsun tavrı.. Ne yapayım? Sakil bir görüntü olmadığı sürece yaşamın getirdiği değişikliklere kendimi kapatmamaya karar verdim :)) Özetle saçlarım yine koyuldu. Dışarıda hertaraf bembeyaz,bu ortamda fena durmuyor diye düşünüyorum..

1 yorum:

Adsız dedi ki...

BU BELJİKLER "same as" DİYE BİŞİ BİLMİYORLAR MI?

Veya türk'e her türlü zulüm revadırı şiar mı edinmişler?