23 Şubat 2010 Salı

YILBASI PAZARLARI-AACHEN

(ARALIK 2009)

Bir başka kültürde yaşamanın en güzel yanı ufkunuzun genişlemesi ,eğer öğrenmeye meraklıysanız tabi.Uzun uzadıya ilk Christmas deneyimimi Güneyyarımkürede geçirdiğimden, parmak arası terlikler kısa kollu tshirtlerle ritüelin boyutunu bu derece kavrayamamıştım. Ama coğrafya Kuzeykutbuna hele Noel babanın memleketine yaklaştıkça, nasıl bir Christmas sektörü olduğuna inanamıyorsunuz. Hemen herbüyük şehirde kurulan X'mas pazarları bunun en önemli kanıtı. O ağaçları süslemek için ardı ardına sıralanan tezgahlarda yüzlerce ürün sizleri bekliyor. İnanın her keseye uygun seçenek var,yeter ki siz almaya niyetlenin.İnsanlar akın akın gelip ağaçları için alışveriş yapıyor. Bana gelince,maalesef heveslensem de ,bir yılbaşı ağacım olamadan gelip geçiyor hersene. Üşengeçlikten sanırım.Bodrum'a bile ağaç aldık,kendi evime almadım.Ağacı olanların evlerine bayılıyorum o ayrı. O nedenle bu yılbaşı öncesinde de adamların pazarlarında amaçsız amaçsız dolaşmak bir anlam ifade etmedi tabi..Fakat yine de en güzel pazarları gördüm mü,gördüm.Yukarıda resmini gördüğünüz Almanya Aachen kentinden. Arkadaşlarım kalabalık bir grup gidiyorlardı,ben de ekibe dahil oldum. Bu coğrafyada en meşhur yılbaşı pazarı kurulan yerlerden biri.Bana yine her tezgah birdiğerinin aynısı geldi.Ağacım yok ki bileyim hangisi farklı :)) İçinde aylak aylak dolaştım. Yakındaki meşhur katedrale gittim , gezdim , fotoğraf çektim. Geriye bu kareler kaldı.

15 Şubat 2010 Pazartesi

PARIS SANAT GEZISI

(Kasım 2009)

En güzeli bu oldu..Onca koşturmanın arasında gaza gelip arkadaşlarımla bir haftasonu Paris'e gittik.Daha önce iş için koştur koştur dolaştığım bu büyülü şehrin sabahını görmek,müzelerinde gezmek ,akşam meşhur Buddha Bar'da yemek yemek keyfimi yerine getirdi..En önemlisi 2 önemli müzeye gittim. D'orsay ve Louvre.Gördüm demek için her ikisine de en az 5 kere gitmem gerekeceği için bir göz attım diyelim :)) Paris'te Saint Germain'de kalınca ,kadınların ne kadar şık,erkeklerin ne kadar dış görünüme önem verdiklerini yakından görme şansım oldu.Cafe de Fleur de sıcak çikolata içerek başladı günümüz. Hemen yanında Les Deux Magots bu şehrin tarihi kafelerinden bir diğeriydi.İlk gün adres D'orsay müzesiydi. Louvre kadar büyük olmasa da en az onun kadar değerli eserleri barındıran bu müzeye bayıldım.Halen orjinal tablo görmeye gözlerim alışık olmadığı için karşılaştığım onca tablonun önünden dakikalarca ayrılamadım. Oradan çıkıp biraz alışveriş ortamına aktık :)) Meşhur La Fayette mağazasını görmeden dönmek olmazdı.. İçinde kaybolmayasınız diye harita verdikleri ilk alışveriş merkezi bu olsa gerek !! Eee..Paris'e gelmişken hevesimi almadan dönmeyeyim dedim.Resimde görülen şapka bu mağazadan alındı.Akşam onca dolaşmanın ardından pes etmedik. Vee açlıktan ölmeden az önce yemek yemeğe Buddha Bar'a gittik. Hani şu her dönem CD lerine rastlaldığımız meşhur Buddha Bar..Oldukça loş bir ortamda,devasa bir Buddha heykelinin etrafına yerleştirilen masalarda güzel müzikler eşliğinde yemek yeniyor. Ucuz değidi ama farklıydı,ve bence görmek güzeldi.Ertesi sabah internetten bulduğum yine meşhur Le Fumoir'de kahvaltı yaptık. Ardından ise Louvre müzesine doğru ilerledik.Ancaaak her ayın ilk pazarı meğer bedava günüymüş.. Bir kuyruk ki görseniz inanamazsınız.Neyse ki arkadaşlarım şehrin müdavimi olduklarından, biz kestirme kapıdan girip,çabuk ilerledik..Birkaç saat içinde en çok neleri görmek istediğime karar verdim.Önce Mona Lisa'yı buldum. Ardından Mısır hazinelerine gittim. Adamlar zaten Mısır'ı neredeyse tümden müzeye taşımış. Bir de (Türkiye Mevsimi) etkinlikleri çerçevesinde İzmir'den Simirnaya diye bir sergi gezdim.Sözleşilen saatte dışarı çıktığımda neredeyse ayaklarımın üzerine basamıyordum..Ama değmişti. sanat dolu,kültür dolu,Paris dolu bir gezi olmuştu..Trene yetişmeden son olarak Notre Dame klisesinin köşesinde soğan çorbalarını da içip Brüksele doğru yola koyulduk. İyi planlanan kısa seyahatler bazen uzun tatillerden daha bile iyi oluyor. Ne dersiniz ?

YENIDEN MERHABA

Nedensiz bir uzun ara verdim yazmaya farkındayım.Pek fazla sözcük biriktiremedim belki de suskunluğum ondandır .Ama yine de anlatacak birkaç yer var tam sizlere göre. Günlüğün kronolojij sırasını bozmamak için eskiden yeniye doğru gidelim,kural bozulmasın.Yeniden merhaba sevgili günlük,özlemişim seni.