29 Temmuz 2008 Salı

OPALİN MERAKI



................................................................................................................................................................................................................................Ortak tanıdıklar farklı cografyalarda bile insanları biraraya getiriyor kaynaştırıyor..Benim tanıdık çocukluğuma ait bir figür Yücel Teyze.Ankara'da kolejde okuduğum yıllarda altlı üstlü yaşanan komşuluk ilişkilerimiz iki aileyi daha sonra has dostluk kıvamına getirdi.Yaşamın getirdiği sevinçlere ve kayıplara ortak olundu. Efendim Yücel Teyze'nin Koru sitesinden bir komşusunun kızı meğer Brüksel elçiliğinde görevli polis memuruymuş..Evet emniyet görevlisi bir bayan memur olan Müge hanıma kendimi tanıştırmam böyle oldu. O da gayet samimi ve sıcak davranarak 7 yaşındaki kızıyla geçen sene görevli olarak geldiği Brükselde benzer sıkıntıları yaşamamam için beni hemen ekmlakçısına götürdü. daha sonra da elçilik çalışanlarının sıklıkla tercih ettiği Bascule;Winston Churchill ve Louiza caddelerinde kısa bir araba turu yaptık. Daha mesken semtler merkezin karmaşasından uzak ama yaşam alanlarından kopmamış yerler. Öncelikle geldigimden beri ilk kez ev ortamına girmekten memnun oldum ve ufak ufak bir sürü konuda sorularıma yanıt aldım..Bunları aklıma geldikçe yazarım..Mesela ilginç bir şey öğrendim Brükselde (Opalin-bir ceşit cam) dan üretilen vazo ; kase ; vesaire biriktirmek özellikle elcilik mensupları arasında pek bir revaçta imiş.. Yüzyılın başından günümüze gelen bu cam sanatından parçaları çok dolaşırsanız ve şanslıysanız semtlerdeki bit pazarlarında 10 avroya ya da 15 avroya bulabiliyormuşsunuz..Özelligi de şu gercek opalin güneşe tutulduğunda cam kızılımsı bir renk alıyormuş.Bu da bir koleksiyon merakı işte..Dur bakalım daha neler öğrenicem..Bu beni oyalayacak ilginç bir etkinlik olabileceği için ilgimi çekti. Yoksa konular daha çok Brükselde yaşam üzerine odaklandı.Neyse Müge hanım incelik gösterip bana güzel bir akşam yemeği yaptı ve sonra da büroya kadar da geri getirdi.Hem sohbet ettim hem de Brükselde yaşamla ilgili biraz daha fikrim oldu..

28 Temmuz 2008 Pazartesi

ILK RESMI ZIYARETLER

Sabah ilk isim elciligi aramak oldu..Hos burada 3 elci var..Türkiye Brüksel Büyükelcisi Fuat Tanlay ;AB nezdindeki Daimi temsilci Büyükelci Volkan Bozkır ve NATO nezdindeki daimi temsilci Büyükelci Tacan İldem..Ancak Agustos ayı içinde herkes tatile gittiği için sadece Brüksel büyükelçisi ve AB daimi temsilciliği basından sorumlu diplomatı ile görüştüm..Kendimi tanıttım biraz bilgi aldım.Tüm koşturma Eylül ayında başlayacak. O zamana kadar hayatımı rayına oturtmam lazım. Bu arada yarın ilk emlakcı randevum gerceklesecek. saat 15 itibariyle birkac ev bakacagim..Hayırlısı olsun ne diyeyim.

26 Temmuz 2008 Cumartesi

SİGORTALAR ATTI



yok şalterlerim atmadi merak etmeyin.. dairenin tüm elektrigi gitti..elektrikli firini acmamla paaat diye bir ses gelmesi bir oldu.. muhtemelen fazla yükleme oldugundan karanlikta kaldim.. ancak bugün Cumartesi.. bu durumlar icin bir basvuru telefonu var.. (bir de altinda not ekli.. eger fuzuli mesgul ederseniz her saat icin 50 avro ceza ödersiniz.. sanirim millet icip icip rahatsiz etmesin diye.. neyse benimki gercek bir problemdi..) ancak telefon acilmadi.. yaklasik 15 dakika süre verdikten sonra hemen gazeteci damarım kabardi.. daireyi kiralayan Tom isimli cocugun karti vardi.. hemen aradim dedim kusura bakma ama buzdolabi eriyor,sizin acil durum sorumlusuna ulasamadim.. Benden sigorta kutusundaki şalterleri kaldirmami istedi.. Aslinda ben de yapacaktim ama burası Avrupa sonra neden elledin diye ceza ödersin neme lazım..Ancak benim sigorta ana şalterden atmış belli..10 dakika gecmedi sorumlu adam beni aradı.. Dedi ki eksi birinci kata inin,sigorta kutusu orada bir yerde; sizin butonu yukarı kaldirin..Olmazsa ararsınız..Dedi de; asagi indim şalterler nerede? Bir kapıyı actim devami iyice karanlık; kapattım.. Bir diğeri acilmadi.. Park etmis arabalar arasında şalter arıyorum.. Derken bir bina sakini kız otoparka girdi.. Dedim ki-bana şalterleri göster.. Hemen yardım etti.. Zaten bir tek benimki aşagiya düsük bakiyordu.. Hem ayrıca çamaşır makinasının yerini de öğrendim... 4 avroya çamaşır ;50 cente kurutma makinası çalışıyormuş.Bunun dışında ise günüm iyi geçti..Kameraman Yücel ve eşi Elif bana etrafı gezdirdiler.. Ancak sabah sağanak yağmura yakalandık..Sonrası güneş açınca keyfim de yerine geldi..

25 Temmuz 2008 Cuma

ORTAKÖY'DE KUMPİR..BRÜKSEL'DE MIDYE...

Efendim adettendir ..Bir yere gidildiğinde nesi meşhursa ondan yenir..Bendeniz de öyle yapti.. Hatta turistik gezinin dibine vurup en turistik köşe neresiyse orayi bulup oturdum..en meşhur menü hangisiyse onu istedim..sonra durumu belgelemek icin garsona cep telefonundan fotograf çektirdim.. Daha ne olsun..
CANIM ARKADASLARIM KULAKLARINIZI CINLATTIM!!
Bir haftadir bana afakanlar basinca bu aksam biraz disariya cikmayi dünden aklima koymustum..İsten cikip spor ayakkabilarimi giyip önce metroya indim. Kendime ilk etapta 5 seferlik kart aldim..Kartin her seferi neredeyse tüm toplu tasim araçlarinda 1 saat için gecerli..Neyse iki hat degistirip ismini sevgili Canan'dan duydugum farkli bir semte gittim.. cevremizi taniyalim gezisi..Caddenin ismi LOUISE ..Upuzuuun bir caddede ardi ardina magazalar dizili. Yürüken karsima ne cikti?? ''Le Pain Quotidien'' Sevgili Ozlem'le en son Kanyon'da oturup kahve keyfi yapmistik.. Hoop hemen iceri daldim..Üfürüktü.. Kanyon'daki bin basar..Belki buradaki diger şubelerini test etmem gerekecek.. Neyse yürüye yürüye bütün caddeyi gectim..Biraz da semti ve evleri görmüs oldum.. Vaktim oldukca böyle sondaj yapmam şart.. Sonra caddenin sonundan tramvaya bindim.. Dogruuu Grand Markete.. En turistik bölgeye geldim..
TURİST DIDEM
Gecen Cumartesi TRT ekibi ile dolastigim icin bölgeye gözüm aşinaydı..Tramvaydan inince biraz aşagiya alana yürüdüm.. Ardi ardina cikolata magazalari,dantel satan magazalar; waffle (hani su Anadolu kavaginda yapılan tatli) dükkanlari sizi karsiliyor... sürekli patates kizartmasi yiyen ;bira icen veya dondurma yalayan insanlar yaninizdan geciyor.. Kalabaliktan başinizi alip tepeye baktiginizda binalarin ihtişami ve mimari detaylari sizi başka bir dunyaya goturuyor.. Prag benzeri bozulmamis yanyana yüzlerce yillik binalarin arasından yürüyorsunuz..Ancak Pragdaki o büyülü atmosfer burada y o k gibi.. burada herkes daha hızlı belki hersey biraz daha karikatürize olmus..Dunyaca ünlü karikatür kahramanlarinin anavatani ya belki de ondandir..
MEYDANA HAKİM KÖŞE
Efendim etrafta bir hayli dolastiktan sonra önce Sevgili Gönül'ün önerdigi ''Chez Leon'' restaurantinin önüne geldim..Nevizade benzeri dar sokakta masalar ve ardi ardina midye ve paella lokantalari var..Ancak Chez Leon tiklim tiklimdi.. İceride bir basima oturmak da cazip gelmedi..Bunun üzerine akil hocam kitabima baktim.. meydanda bir restauranti öneriyordu..Gittigimde o da doluydu.. Ancak tam yanında bir baska restaurantta bos masa oldugunu gördüm.. Ve meydanin tam kosesine kuruldum..Biliyordum ki en lezzetli midyeyi yemeyecektim ve muhtemelen kazik yiyecektim ama burada oturdugum sandalyenin kirasi buydu.. Nasil olsa sonra daha lezzetli ve daha az turistik mekanlarda daha leziz yemek örneklerini tadacagima emindim.. Bu gece Turist Didem gecesiydi ve hakkını vermek lazimdi.
MİDYE VE PATATES KIZARTMASI ..
Nedir bu kadar meşhur olan deneyelim görelim dedim..Siyah kocaman bir tencerede kabuklarıyla birlikte ;özel sosları içinde isteginize uygun pisirilmis; midyeler kızarmis patates ile servis yapiliyor.. olay bundan ibaret..Midyeler Kuzey denizinden sanayi atıklarindan uzak midye ciftliklerinden geliyormus..Bir cok farklı soslu isteyebiliyorsunuz..Ben sarmisak soslu istedim.. yarım kilo kabuklu midye kereviz sapı maydanoz ve sogan dogranmis bir su icinde önüme geldi.. İlk midyeyi catalinizla yiyorsunuz..Sonrası içi boşalan midye; ikiye ayrilmadan ;cimbiz misali ; tutularak digerleri yeniyor. Yanında baska minik kapta ise kızarmis patates..ancaaak hersey bitip de dipteki suya kasik salladigizda iş biraz değişiyor.. Midye sarmisak kereviz sapı ve maydonoz karisimi sanki iskembe corbasi gibi mayhoş bir lezzet veriyor.. Afiyetle iciyorsunuz.. Tencerenin kapagi ise kabuklar icin cöp sepeti oluyor..Özetle buna dev deniz cekirdeklerini citlemek gibi diyelim...(haha) bir süre yemek ve siz terapi yapabilirsiniz...Bir de bunn üzerine telefonum caldi..arayan Sevgili Berrin'di..Bir de üzerine bir dost sohbeti.. Daha ne olsun..

YORUMLARI OKUYORUM..SUPERSINIZ..



Sabah daha bir rahat kalktim.. Hos hicbir sabah daha uykumu alamiyorum..Bir de becerebilecekmisim gibi önce 06.30 a kuruyorum saati..Sonra erteleye erteleye 08.00 de yataktan cikabilirsem ne ala..Ancak dünden bugüne önemli bir gelisme var.. Dün aksam bavullarimi bosalttim..O göcebe halimden uzaklasmam yerlesmem oturmam gerekiyordu.. Her parcayi rafa koyarken biraz daha hafifledim,her bavulu bosaltip kenara koydugumda odada biraz daha yer acildi ..Nefes aldim..Sonra ufak tefek giysilerimi elimde yikama isi ile ugrastim..Binada bir camasir yikama alani varmis.. böyle söyleyince dere kenari gibi oldu.. dereye inip citiliyormus herkes (haha) yok yok camasir makinalari varmis ama hangi katta henüz kesfetmedim.. Cöp eksi birde otopark katinda ..Anahtarla kapiyi acip otoparka giriyorsun renk renk cöp kutulari var.. Eveeet.. gelelim ilk yanilgiya... Burada cöpler ayristiriliyor...Bendenizin dün marketten (rengini begenerek !!)aldigim sari cöp torbasi meger sadece kagit;karton ve benzeri seyler icinmis!!Evde acinca üzerindeki sembollerden anladim ama gec oldu.. Sabah caktirmdan cöp bidonuna attim ama tam komedi..Karabataklarin icinde civciv yavrusu gibi benim poset paril paril parladi.. Neyse en kısa surede cöp torbami degistirmem lazım.. Bu arada kameraman arkadasa sordum belediyeden belediyeye uygulama degisiyormus.. Burası merkez ve cok kozmopolit oldugu icin cok önemsemiyorlarmis..
YORUMLAR
Son bir not yorumlariniz icin.. Cok mutlu oluyorum,hepsini keyifle okuyorum..Interaktif bir ortam diyorsak karsilikli bir etkilesim olmali diye düsünerek bunu yazmak istedim.. Yani siz de bilin ki her satiriniz yerine ulasiyor..Sagliginiz ve neseniz daim olsun.. Öpüyorum..

24 Temmuz 2008 Perşembe

KENDINI GUNCELLE!!

Efendim gunlerdir kimildayamiyorum;icim sisti dedim ya geldi buldu tabi yine bir ilginc durum.. Bilgisayarim sabah saatlerinden itibaren kafayi yedi..Daha 7 ay önce satin aldigim icin yasli bir beyni olmadigini biliyorum ama durum her gecen saat metastas yapti ..Once bembeyaz başlayan ekrandaki sorun daha sonra giderek ekranin donmasina ve son raundda kararmaya kadar gitti.. Burada elim ayagim bu bilgisayar oldugundan baktim kendi icinde cozemiyorum aradim teknik servisi..Amerikan aksanı ile konusan Brandon kısa bir sure icinde bilgisayarımı ele gecirdi..Saka bir yana bilgisayarın kontrolü karsi tarafa gecti ve ben telefondan bilgisayarımı nasil kontrol ettigini izledim..Kendi mausunu kullanarak benim bilgisayarimda dosyalar acti;dosyalar kapatti..hepimiz gun gectikce büyük bir ağa baglaniyoruz ve bu teknolojik bağimliliğin iyi ve kötü tüm bedellerini de ödemeye hazırlıklı olmalıyız galiba..Neyse Brandon yaklasik 5 dakika bilmedigi bir lisandaki dosyalarim arasında gezindikten sonra teşhisi koydu.. Benim bilgisayarı güncellemek gerekiyormus.. Anlaşilan burada daha üst seviyede bir veri akişi ile karsilasinca beyni bulanmis benim kırmızı baslikli kizin..Aklı karismis donmus kalmis yani (haha) Neyse simdi kendini guncelledi soylenene gore ve bundan sonra aynisi olursa problemi teknik serviste kayit altına girdi..Ulkenizden 3 saat uzakta bilgi veri akisinin gerisinde kaldiginizi ogrenip bir düğmeyle güncelliyorsunuz ya yasamimiz onu ne derece güncellemek gerekiyor ??

23 Temmuz 2008 Çarşamba

YORGUN MARTI


Gece pek uyuyamadim..Gecenin 4 ü müydü neydi kalktim..Yeni odamın yemek masasina gecip etrafa baktim..Bombos bir mutfak; bombos bir banyo ve salonu döner dönmez karsima cikan üc adet acilmamis devasa bavullar.. Henüz yerleşemedim..Bir göçebe hali bir haftadır sürüyor ya sabrediyorum.... Dün akşam ilk kez markete gittim ancak biraz meyve biraz icecek ve peynir alip geldim..Bu arada markette torba durumu ilginc.. Parayla aliniyor hepsi.. Plastik ve kumas iki secenek var.. tanesi 1 avrodan kumaş torbalardan aldim..Bundan sonraki alisverislere getirebilir miyim dedim.. zaten onun icin dedi kadın.. Gayet cevreci ve israfi önleyen bir fikir bence..Onca torba ziyan olmuyor..Parasını verdigin icinde diger sefer çantana atip getiriyorsun..yagmurluk gibi yine kumastan bir de çıtçıtlı çantasi var.. çok komik..Acaba rakip markete gidince sorun oluyor mudur.??. yani Carrefour da alisveris yapip Migros cantana doldursan üzerine atlamaz mi adam?Bilmem bunu da bir tek biz aklı evveller düsünürüz herhalde..Baska seyler de düsündüm..Ortaya asagidaki satırlar cikti....Gecenin bir yarısı ne yazılırsa o kadar yazılıyor iste..Her ankette hangi hayvan olmak istedigimi sorarlar ben de martı der dururum..İste size sahile konacagim derken yolunu sasirip ovaya inen bir martinin cigligi...
'' Kanatlarımı çırpmak bazen ağır geliyor..Öyle yorgunum ki..Bu fiziki bir yorgunluktan öte...Bulundugum noktada kalamayacağımı bilip geldiğim noktaya konamamak hali..Ruhunu bir martının kanadına emanet edip kendini bir suredir belli bir mesafeden yukarıdan izlemenin beyin kaslarıma yaptigi ağırlık diyelim...Fiziki olarak buraya gelmiş olsam da ruhumu arafta birakmanın yorgunlugu bu....Hayatla didismekten yoruldum... Pike yapıyorum..Evet artık karar verdim..Payıma düşeni yaşamaya hazırım..''

21 Temmuz 2008 Pazartesi

KÖRİ KOKULARİ VE YENİ ADRES


Yeni odam burasi..........Büroya yürüyerek 5 dakika mesafede bir oda bir salon yeni mekanim..Ismi Schumanflats..Bes ya da alti katli binalarda otel odalari gibi oda kiralaniyor..Benim odam bir yatak odasi bir salon..Bu firmanin birkac yerde kiraladigi apart daireler var.benimki eurosquare residence diye geciyor..Fiyatlar bence degerinin iki kati ama otelde kalmaktan daha hesapli..Su ortamda yapacak baska bir seyim yok..Biraz zaman kazanmam gerekiyor..Hos yeni ogrendim;oturma vizesi verilmeden ev kiralamak da pek kolay olmuyormus.. Bir sureligine adresim burasi olacak gibi gorunuyor...Nasil bir yer meraklanmayin diye internetten bir foto buldum..Kendi makinamla foto cekemiyorum henüz..Bavullari bile acmiyorum..Internetteki bu resime ve pastel renklere falan tabi aldanmayın.. Esyalar gayet basit malzemeden..Soyle soyleyelim devlet malzeme ofisi suntasindan .Odada bir yasam alani ve Amerikan mutfak var.Mutfak dolapları da gorundugu gibi degil tamami beyaz sunta; ama en azindan bir sure idare ederim. Sabah ilk isiklarla esyalari odaya atip ciktim.. sagolsun TRT ekibi benim esek ölüsü 3 bavulu tasimama yardim etti.Yoksa 500 metre yol icin taksicileri ikna etmem zor olacakti.. Bu binanin ozelligi giris kapisini acar acmaz sizi karsilayan kesif bir köri kokusu.. Sanirim giris katinin sakinleri Hintli veya Bangladesli..Bundan iki gun once odayi gormeye geldigimde benim bulundugum ikinci kattan ise kizarmis balik kokusu geliyordu.. Ben balik katindayim yani...Güzel haber sabah geldigimde koku kalmamisti..Ancak Brüksel uluslararasi bir yasam alani bunu ögreniyorum.. Binada her katin kendine has misafirleri ve yemek kokusu var.. Ben de misilleme yapip sogan mi kavursam acaba???

19 Temmuz 2008 Cumartesi

SABAH YURUYUSU VE PROTESTO


Bruksel'de ilk haftasonum..Sabah erkenden kahvalti yapıp yanıma haritalı kitabımı alip otelden ciktim..Son iki gundur sadece iki odada yasadigim icin gercekten yuzume biraz rüzgar gelsin istedim..Aman ne bileyim ben istedim bir goz ;Yarab verdi iki göz..Daha lobide resepsiyondaki kız seslendi '' bayan yanınızda semsiyeniz var mi??'' diye.. Disarida bir yagmur ;bir ruzgar zannedersiniz Ekim ayındayız.. Herseye ragmen kendimi sokaga attim..Daha koseyi donmeden ruzgar kesildi ..İlk ışıklara geldigimde gunes acti,tam hava duzeliyor aman ne iyi derken yagmur yeniden basladi ve bu süreç böyle gün boyu sürdü..Burası İngiltere gibi oldukca kapalı ve yağmurlu bir iklime sahip. Ancak yaz oldugu icin hava soğuk degil o nedenle yagip yagip diniyor..Neyse ben ilk olarak Avrupa Birligi bolgesi denilen binalara cok yakin PARC DU CINQUANTENAIRE e gittim..Sabah fazla insan yoktu ama kopek gezdiren yaslilar ve kosu yapan yabancilar gozume carpti..Yesil ve düzenli bir park alanı..Bari biraz daha ileri gideyim diyerek yurudum..Az ileride oldukca bakimli guzel bir semt karsima cikti..Ismi Merode..Bir cok elcilik binasının bulundugu nezih bir semt.. Kucuk guzel bir carsisi var.. Sadece sabah goz ucuyla baktigim icin mekanları detaylı anlatmıyorum.. Onun icin özel olarak gelip gezmem gerekecek..Neyse efendim ,etrafta dolanırken telefonum caldi..Burada su anda gorev yapan kameraman ve esi ile gorevi devralacagim muhabir arkadaslar etrafı gormem icin otelin onunden beni almayı teklif ettiler.. Ben ise otelden yaklasik 15 dakika yuruyus mesafesindeydim.. Hızla otele dogru yurumeye basladim.. Ve tabiii haftasonu sabahi yine bir ilginclik beni buldu.. Otelin dibindeki Avrupa Birligi bölgesini kuş bakisi gordugumde havada Türk bayraklarının sallandigini secer gibi oldum.. Hadi canim dedim kendi kendime göz yanılması ,nereden uydurdun hemen...Cunku etrafta kimsecikler yok,oradan gecerken de hic oyle birsey gormemistim..Fakat yaklastikca bir görünüp bir kaybolan bayrakların sayısı giderek arttı..Cok ciddiyim ben saskinlik icindeyim..Brükselde ilk kez sokaga cikiyorum ve beni Türkiye ile ilgili protesto eylemi buldu!!! Meger Avrupa Konseyi önünde toplanan Brüksel ve Almanyadaki Atatürkcü Düsünce Dernekleri son siyasi gelismeleri protesto ediyorlarmis..Fakat protesto ettikleri caddede o saatte kimse yok..Yanlarına gidip basın aciklamasını alip büroya döndüm ve haberimi yazdım.. Günün devamında ise TRT ekibi ile etrafı dolastim..Sagolsunlar birkac meydani ;yemek alanlarini ve carsilari gosterdiler..Gittigim yerlerin adini bilemedigim icin fazla detayli bilgi veremiyorum..Yarın biraz daha yürümeyi planlıyorum..

18 Temmuz 2008 Cuma

HOTEL SILKEN BERLAYMONT BRUSSELS







Brüksele geleli iki tam gün olsa da faks cekmek ve kagit imzalamaktan baska bir sey yapmadim...Gelir gelmez icinde kaldigim bilgi bombardımanından neyi nasil yaptigimi fazla kavrayamaz haldeyim..Kafam bavullarımdan daha agir ..Bu sürecte gözümü acamadim ama aklımda kalan bir kac detayı paylasayim sizlerle..Tamamen internetten buldugum otelim bir fotograf sergisi gibi..Duvarlarını 12 Avrupa ülkesinden 100 ü askin fotograf sanatcisinin eserleri süslüyor.. Otelin ic mimarisi hic klasik bir otele benzemiyor..Mesela kahvalti icin koridordan yürürken her gün baska bir fotografi inceliyorum..Gelelim ilk izlenimlere.. havalimanından 3 esek ölüsü bavulla indigimde taksiciler yardim etti.. Breakdance gözlüklü kısa sari sacli genc taksi söförü Türk gazeteci oldugumu soyleyince ikinci dakika soruyu patlattı.. '' Sizce Türkiye Avrupa Birligine girecek mi?''' Bonjouuuurr.. Brüksele hosgeldiniz.. daha yeni gelmisim ilk dakikadan ise baslamak niye??.. Bu sefer kacak davranip ben sordum..''Sizce girecek mi? '' diye.. Meger ne dertli taksiciye rastlamisim.. Yol boyunca hic susmadi..Kendisi girmesine karsiymis..Ona göre Avrupa Birligi ülkeleri bölüp parcaliyormus ..Vesaire vesaire..Otele nasil geldik o 20 dakikalık yol nasil gecti anlamadım..Otel rezervasyonunda bir aksilik olmadi.Odam 607 numara.Yukarı ciktigimda bir süpriz beni bekliyordu...Koridorda kulaginda telsiz uzun boylu kel korumalarla karsilastim..Hani mafya filmlerinde olur ya; kapının önünde bir sandalye ve korumalar oturur ;aynen öyle..Cok ciddiyim..Ben yanlis geldim galiba derken sizin odanız burası dediler.. Aralarından gecip odama kavustum..sonra asagi inerken birisi ile aynı asansöre bindim.. ''Hayrola meshur birini mi koruyorsunuz? ''dedim.. ''Not famous'' deyip sustu.. Otelin tam karsisinda Avrupa Komisyonu binasi olunca ziyaretcileri de anlasılan kodaman kisiler oluyor. Tabii gelip benim yan odamı bulması ne tesadüf ;o ayrı.. Sabah odadan cikarken kapının her iki yanında iki koruma oturuyor..Beni de artık tanidilar 'Good morning'' diyorlar. Film yıldızları gibiyim !! Neyse gelelim otelin konumuna.. Meger otel ile bizim büro yanyana imis..Bir kapıdan cikip digerinden iceri girdim.. Saka gibi..İlk 2 günüm sadece büro ve otel arasında gecti.. Nereye geldigimi bile anlamadım.. Umarım yarın ilk ürüyüsümü yaparım.. bu arada önümüzdeki hafta 15 günlügüne gecici bir oda kiraladim..Sanirim o arada kalıcı bir ev bulmaya calisacagim..

Farkındayım
Yol göründü mü bana bir blog merakı geliyor..
Fena da olmuyor..En son Buenos Aires'te ara vermistik simdi yeniden bulustuk..Farklı ve renkli o Latin Amerika kentinden oldukca uzakta bu kez serin ve yagmurlu bir Avrupa sehrinden yazıyorum.. Mekanlar degisiyor ama bendeniz yine aynı ben..Heryere insan kendini götürüyor malum..Yasam bir yol ayırımına getiriyor bizleri kimi zaman..Hangi yolu secseniz digeri secilmemis kaliyor..Bu fotografi Uruguay'da cekmistim..bana Robert Frost'un Secilmeyen Yol siirini hatırlatır nedense..Bütün enerjimizi hangi yolu sececegimize harcayan bizler asıl hikayenin yolculugun ta kendisi oldugunu unutuyoruz.Gelin bu yeni cografyada yolculugu birlikte paylasalim..